12 Ekim 2007 Cuma

deneme.

Saçma.. Dereceler yan yana dizilip yüzseksen ederken, neden cazip gelir ki bu sana? Kim zorlar seni bir bir saymaya, bir, iki, üç.. Yüzseksen.. Ulaştın sonunda.. Mutlusun, küçük kız çocuklarının seksek oynarken duyduğu mutluluk gibi.. Taşı yüzseksene attın işte, sekiyorsun hızlıca, arkandan kovalayan varmış gibi.. Ama yoktu, bilemezdin, arkana hiç bakmadın ki..
Kaçma.. Hayatın ne bi katil, ne de zorba.. Eskilerin gelmeyecek arkandan bıçakla, emin ol, kurban gitmeyeceksin bir suikaste.. Bu yaptığın olsa olsa intihar..
Kanma.. Mutluluk hücrelerin tek tek ölürken içtiğin zehirle, yenilenen mutluluk hücreleri çıkar onlarda.. Onlar, çekerler seni kendilerine, hayal gerçekler göstererek.. Ama bilmezsin, gerçeklerin hayal gibiyken, hayaller de gerçek gelir..
Yanma.. Geçtiğin karanlık yolları aydınlatan bir mumdan başka bir şey değil.. İşte orda, çimenlerin daha gürleştiği o çizgide, devirecekler mumu üstüne.. Küllerinden yapacaklar yolun geri kalan kısmını, başkaları basacak üstüne.. Hayallere koşup gerçekleri unutan başkaları..
Sanma.. Her şey güzel olmayacak, hiç olmadı ki.. Eskilerinden kurtulacaksın, gelecek bir eskici.. Karşılığında bir şişe su verecek sana, kana kana içeceksin.. Hayaller susatır mutluluğa, ama artık sonun ebedi bir musuzluk.. İçerken o zehri, başın dönecek.. Mutluluk sarhoşluğundandır diyeceksin, mutluluğun senden kopup giderken..
Saçma.. Yanıp giderken ayak uçların, kolların yönelecek son mutluluk tanesine doğru.. Kolların yanarken, son sözlerini söyleyeceksin.. Geriye gözlerin kalacak, yavaş yavaş yanarken o da, bakacak, o bir çift göze.. Hayatında gördüğü en güzel gözlere..

Hiç yorum yok: